Deve İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
Deve İlgili Atasözleri ve Deyimler: Türk Kültüründe Devenin Yeri
Türk kültüründe deve, önemli bir yere sahiptir ve bu durum atasözleri ve deyimlere de yansımıştır. Deve ile ilgili atasözleri ve deyimler, Türk dilinin zenginliğini ve kültürel birikimini yansıtmaktadır.
Deve İlgili Atasözleri
Deve Bir Akçeye, Deve Bin Akçeye Bu atasözü, ucuzken alınan bir şeyin, ileride gereklilik durumunda pahalıya mal olabileceğini ifade eder.
Deve Boynuz Ararken Kulaktan Olmuş Bu atasözü, eldekiyle yetinmeyip daha fazlasını arayan kişiler için kullanılır. Hırsın, mevcut olanı kaybetmeye neden olduğunu anlatır.
Deve Büyüktür Amma Beşini Bir Eşek Yeder Büyük görünen şeylerin aslında içlerinin boş olabileceğini vurgular. Görünüşünün aksine, akıl ve önemli niteliklerin gerçek değer olduğunu belirtir.
Deve Deve Yerine Çöker Bu atasözü, kaybedilen değerli birinin yerinin, aynı değerde başkası tarafından doldurulacağını ifade eder.
Bir tutam ot deveye hendek atlatır, ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır.
Cahile söz (laf) anlatmak deveye hendek atlatmaktan güçtür (zordur), ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın deve hendekten atlatılamaz, cahile söz anlatmak bundan da zor bir şeydir.
Çıngıraklı deve kaybolmaz, nerede olsa varlığını gösteren kimse unutulmaz.
Çuvaldız yurdusu (gözü) kadar yerden deve denli soğuk girer; 1) soğuk küçücük bir delikten bile girebilir ve rahatsızlık verebilir; 2) bazı küçük olaylar büyük olaylara yol açabilir.
Deve Kâbe'ye gitmekle hacı olmaz; gerekli niteliklerden yoksun olan kişi, biçimsel işler yapmakla kişiliğine değer kazandıramaz.
Deve yerine deve çöker; değerli bir kimseden boşalacak yeri ancak o değerde olan başka bir kimse doldurabilir.
Deveci ile görüşen kapısını yüksek açmalı; yüksek makam sahibi kimselerle ilgisi olanlar durumlarının gerektirdiği özveriyi göze almalıdırlar.
Deveci ile konuşan kapısını büyük açar; yüksek makam sahibi kimselerle ilgisi olanlar durumlarının gerektirdiği özveriyi göze almalıdırlar.
Deveden büyük fil var; herhangi bir konuda söz sahibi olanlardan daha büyük, daha yetkili biri mutlaka vardır.
Devenin derisi eşeğe yük olur, zengin ne kadar fakir düşse de yoksula göre yine varlıklıdır.
Deveye bindikten sonra çalı ardına gizlenilmez; herkesin gözü önündeki bir olayı şöyle böyle yorumlarla gizlemeye çalışmak boşunadır.
Deveye burç gerek olursa boynunu uzatır; kişi kendisine gerek olan şeyi elde etmek için yorgunluğa katlanmalıdır.
Deveye 'inişi mi seversin, yokuşu mu?' demişler; 'düz yere mi (düze kıran mı) girdi?' demiş; bir işin kolay yapılabilmesi için bir yol varken zor yolu seçmek doğru olmaz.
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur; gözü doymayan hırslı insanlar küçük bir çıkar için bütün varlığını tehlikeye atar.
Esrik devenin çulu eğri gerek; kişi, durumuna uygun davranmalıdır.
Onmadık (talihsiz) hacıyı deve üstünde (Arafat'ta) yılan sokar; amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
Ölüm bir kara devedir ki herkesin kapısına çöker; her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle girer.
Şahin ile deve avlanmaz; küçük şeyleri elde etmek için yeterli olan araçla, büyük şeyler elde edilemez.
Talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar; amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli; buranın şartlarına uymalı veya buradan ayrılmalı.
Ya deve ya deveci (deve üstündeki hacı); ilerisi için verdiğim sözden korkmuyorum, o zamana kadar şartlar değişebilir.
Yularsız deve yedilmez; kurallara bağlı olmayan kişi istenildiği gibi yönetilemez.
Deve İlgili Deyimler
Deve Dişi Gibi
- İri ve etkileyici bir görünüm ifade eder.
- Tanınmış, güçlü veya sıradışı biri için kullanılır.
Deve Gibi
- Uzun boylu ve hantal bir yapıyı ifade eder.
Deveye Hendek Atlatmak Bir işi başarmak için zorluğu aşmak veya imkânsız gibi görünen şeyleri başarmak anlamına gelir. Genellikle, cahil birine bir şeyi anlatmanın zorluğunu ifade etmek için kullanılır.
Deveyi Düzden Çıkarmak Güçlükleri aşmak ve işleri düzene sokmak anlamına gelir. Zor durumlarla başa çıkmak için çaba harcamayı ifade eder.
(bir şeyi) deve yapmak (etmek); başkasının malını kendine mal etmek: 'Onu soyup soğana çevirecek, babasından kalan evleri, dükkânları birtakım maceralar yüzünden deve yapacaktı.' -O. C. Kaygılı. 'Allem ettiler kallem ettiler sonunda bizim eşeği deve ettiler.' -Halikarnas Balıkçısı.
Deve kuşu gibi başını kuma sokmak (gömmek); 1) bir tehlike, bir olay karşısında yararlı olmayacağı apaçık ortada olan kaçamak bir yola sapmak; 2) başkalarını aldattığını sanarak kendisini aldatmak.
Deve kuşu gibi (yüke gelince kuş, uçmaya gelince deve); uygun şartlarda terslik çıkaran.
Deve kuşuluk etmek; deve kuşu gibi başını kuma sokup gerçeklerden uzak duracağını sanmak: 'Bu harekete sadece şımarık gözü ile bakmak deve kuşuluk etmek olur.' -H. Taner.
Deve nalbanda bakar gibi; alay hiç görmediği, bilmediği bir şeye bakar gibi.
Deve olmak; para veya yiyecek kaybolmak.
Devede kulak (kulak gibi) kalmak; 1) çok az önemi olmak, söz etmeye değer bulmamak: 'Kitaptan öğrendikleri, hayattan gözlediklerinin yanında devede kulak kalır.' -S. Birsel. 2) yetersiz, çok küçük veya az olmak: 'Tekaüt aylıkları günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu.' -R. N. Güntekin.
Deveye hendek atlatmak; birine yapılması çok zor, hemen hemen imkânsız olan işleri yaptırabilmek: 'Görülüyor ki insanlara bir şeyi anlatmak deveye hendek atlatmaktan güçtür.' -S. Birsel.
Deveyi düze çıkarmak; güçlükleri giderip işleri yoluna koymak.
Deveyi havuduyla yutmak; eline geçen ve hakkı olmayan şeyleri kendi menfaati için kullanmak, hiç çekinmeden büyük suistimal yapmak.
Pireyi deve yapmak; önemsiz bir olayı büyütmek: 'Kafaları bu işe yatmazsa müşavir beylerle müdür beylerinizin, devlet kapısında pireyi deve yaparlar.' -N. Hikmet.
Yok devenin başı (pabucu veya nalı); tkz. çok abartılı bir söz karşısında kullanılan bir söz: İki saatte ağaç yetiştireceklermiş. -Yok, devenin başı!