10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 67-69-73-74-75-77 Cevapları Beşgen Yayıncılık

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 67-69-73-74-75-77 Cevapları Beşgen Yayıncılık
10. Sınıf Beşgen Yayıncılık Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 67-69-73-74-75-77 Metni Anlama ve Çözümleme ve Dil Bilgisi Uygulamaları Cevaplarını yazımızın devmaından okuyabilirsiniz.

Sayfa 67 Metne Hazırlık Cevapları

Soru: Yunus Emre'nin "İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir/Sen kendin bilmezsin/Ya nice okumaktır" dizelerini sınıfınızda tartışınız. Bilgili olma ile cehaletin toplum yaşamına etkileri üzerine kısa bir konuşma yapınız.

Cevap: Yunus Emre'nin dizeleri, gerçek bilginin sadece okumak değil, kendini tanımak olduğunu vurgular. Bilgili olmak, topluma bilinç ve ilerleme getirir, cehalet ise geri kalmışlık ve yanlış anlaşılmalara yol açar. Kendini bilmeyen insan, öğrendiklerinden tam fayda sağlayamaz.

Sayfa 69 Metni Anlama ve Çözümleme Cevapları

1. Metnin teması, konusu ve iletisi:

  • Tema: Bilgili olmak ve hakikati aramak.
  • Konu: Cabi Efendi’nin kitaplarla dolu bir hayatta bile hakikati tam olarak bulamaması ve marangoz tezgahında ustalıkla çalışmayı öğrenmesi.
  • İleti: Bilgi, sadece kitaplardan değil, pratik deneyimlerden de elde edilir. Gerçek bilgelik, hayatta karşılaşılan sorunları çözebilme yetisinde saklıdır.

2. Metnin olay örgüsü:

  • Cabi Efendi’nin İstanbul’a gelmesi ve marangoz tezgahıyla karşılaşması.
  • Marangoz ustasından keserinin neden yanlışlıkla kaçtığını öğrenmeye çalışması.
  • Ustanın ona hakikatin ve becerinin sabırla öğrenilebileceğini göstermesi.
  • Cabi Efendi’nin bu deneyimden ders çıkarması.

3. Cabi Efendi’nin düşünce sistemi:
Cabi Efendi, teorik bilgiye önem veren ancak pratiği göz ardı eden bir kişidir. Kitaplar arasında hakikati bulabileceğini düşünmekte, fakat yaşamsal tecrübelerin de önemli olduğunu fark etmemektedir.

4. Metinde anlatıcı yorum yapmış mıdır?
Evet, anlatıcı olaylar hakkında yorumlar yapmış ve Cabi Efendi’nin düşünce yapısını eleştirmiştir. Anlatıcı, marangozun verdiği ders üzerinden pratik bilginin önemine dikkat çeker.

5. İç çözümleme anlatım tekniğinden yararlanılan yerler:
Cabi Efendi’nin marangoz ustasının işine hayran kaldığı ve kendi düşüncelerini sorguladığı bölümlerde iç çözümleme kullanılmıştır. Özellikle, marangozun nasıl çalıştığını gözlemlediği kısımda Cabi Efendi’nin iç dünyası açığa çıkar.

6. Metinden deyim örnekleri:
Metinde kendini sokağa atmak, gözlerine inanamamak, dalını budağını hatırlamak, kapıdan haykırmak gibi deyimler kullanılmıştır.

7. Okuduğunuz metni Millî Edebiyat Dönemi’nin dil anlayışı açısından değerlendiriniz:
Metin, sade bir dille yazılmış olup, Millî Edebiyat Dönemi’nin halk dili ve yerli konulara verdiği önemi yansıtır. Olayların halkın anlayabileceği bir dille ve günlük yaşama dair unsurlarla işlenmesi, dönemin dil anlayışını yansıtmaktadır.

Sayfa 73 Benzerlikler ve Farklılıklar Cevapları

BENZERLİKLER

Ünlem İşareti Kerem ile Aslı
Tema Eğitimin önemi Aşk ve içsel mücadele
İleti Eğitim eksikliği, özgüveni ve profesyonelliği zedeler Duyguların ve aşkın zorluklarla şekillendiği
Metin Türü Hikâye (öykü) Halk hikâyesi
Dil ve Anlatım Sade, anlaşılır dil Sade, anlaşılır dil

FARKLILIKLAR

Ünlem İşareti Yûsuf u Züleyhâ
Tema Eğitimin önemi Aşk ve sabır
İleti Eğitim eksikliği, özgüveni ve profesyonelliği zedeler Aşkın ve sabrın insanı yücelttiği
Metin Türü Hikâye (öykü) Halk hikâyesi
Dil ve Anlatım Modern, sade dil Sade ve akıcı dil

Sayfa 74 Dil Bilgisi Uygulamaları Cevapları

1. Aşağıdaki parçada geçen fiilimsileri bulunuz.

Zengi’nin halkı kalkıp gördüler ki gece keşiç kaçmış. Bunlar birbirlerine haber verdiler ki: Be canım! Bu keşiç, Zengi’nin içinde aranan, sevilen bir adamdı. Her şeyi bilir. Elbette kaçtığının bir sebebi vardır. Allah bilir, amma bu memlekete yer mi geçecek, yoksa ateşe mi yanacak? Elbette bir hikmeti vardır deyip bunlar da keşiçin arkasından sürü sürü Zengi’den ayrılmağa başladılar.

  • Ayrılmağa: Ulaç eki almış.
  • Gördüler: Basit fiil.
  • Kaçmış: Ek-fiil almış fiilimsi.
  • Bilmek: İsim-fiil ekiyle yapılmış.

2. Aşağıdaki parça bu ünitede okuduğunuz metinlerden alınmıştır. Parçada belirtilen noktalama işaretlerinin kullanım amaçlarını aşağıdaki şemalara yazınız.

Deli Dumrul dedi: Bre Azrail dediğin ne kişidir ki adamın canını alır? Ya Kadir Allah, birliğin, varlığın hakkı için Azrail’i benim gözüme göster! Savaşayım, çekișeyim, derişeyim, yahşi yiğidin canını kurtarayım, bir daha yahşi yiğidin canını almaya dedi.

  • Deli Dumrul dedi: : Alıntı cümlesinin başlangıcını gösterir.
  • Azrail dediğin ne kişidir ki adamın canını alır?: Soru işareti, soruya vurgu yapar.
  • Savaşayım, çekișeyim, derişeyim,: Virgüller, sıralı fiilleri ayırmak için kullanılır.
  • bir daha yahşi yiğidin canını almaya dedi.: Nokta, cümlenin sonunu gösterir.

3. Aşağıdaki altı çizili kelimelerin hangisinde düzeltme işaretinin doğru kullanıldığını tespit ediniz.

  • a. Meğer siz ne yaman câhiller imişsiniz? // Câhiller kelimesinde düzeltme işareti doğru kullanılmış.
  • b. Nihâyet bir baş dönmesi geldi.
  • c. Çağırdığı doktor ilâç filân vermedi.
  • ç. Dokuz senelik adamlarının iki gün içinde birbirine ahlâkları bozulmuştu.
  • d. Oğlum senin âşık olduğun onun için midir? // (Âşık kelimesi düzeltme işaretiyle kullanılır.)

4. Aşağıdaki cümlelerde yer alan yazım ve noktalama yanlışlarını tespit ediniz. Cümlelerin altındaki şemalara yazım ve noktalama açısından cümleleri doğru biçimde yazınız.

Cevap: Yanlış yazılan kelimeler ve noktalama işaretleri kırmızı renkle ve bunların doğru kullanımı maviyle gösterilmiştir.

a. Göztepe’deki köşkünü hizmetçi Eleni ile, eltiliği Gülter’le her sabah beraber temizler, aşağı Mehmed’i her gün tıraş ettirir, zavallı Bolu’lu oğlanı tepeden tırnağa kadar beyazlar giymeye mecbur ederdi.

→ Göztepe’deki köşkünü Hizmetçi Eleni ile, evlâtlığı Gülter’le her sabah beraber temizler; aşçısı Mehmed’i her gün tıraş ettirir; zavallı Bolulu oğlanı tepeden tırnağa kadar beyazlar giymeye mecbur ederdi.

b. Habire odaları dolaşır, tavan arasına çıkar, mutfağa inerd.

Ha bire odaları dolaşır, tavan arasına çıkar, mutfağa inerdi.

Sayfa 75 Cevapları

Soru: Yanlış yazılan kelimeler ve noktalama işaretleri kırmızı renkle ve bunların doğru kullanımı maviyle gösterilmiştir.

c. Arka bahçedeki mutfağına değil misafir, hemşeri filân, hattâ yabancı bir kedi bile girmiyordu.

→ Arka bahçedeki mutfağına değil misafir, hemşehri filân hatta yabancı bir kedi bile girmiyordu.

ç. Tam iki sene bir adam akıllısına rastgelmedi.

→ Tam iki sene bir adam akıllısına rast gelmedi.

d. Kerem bir gün saray penceresinde ah ü vah edip otururken bir kocakarı pencerede Kerem’i yalnızca görüp: “Beyim burada ne için yalnızca oturursun. Bugün bu şehrin gelinlik kızları yayla yerine çıkmışlar. Sen de gitsen. Bari biraz eğlenirsin, gönlün açılır” dedi.

→ Kerem bir gün saray penceresinde ahuvah edip otururken bir kocakarı pencerede Kerem’i yalnızca görüp: “Beyim burada ne için yalnızca oturursun? Bugün bu şehrin gelinlik kızları yayla yerine çıkmışlar. Sen de gitsen. Bari biraz eğlenirsin, gönlün açılır.” dedi.

e. Oğlum hayır ola. Böyle gelmenin sebebi ne?

→ Oğlum hayrola? Böyle gelmenin sebebi ne?

f. Bir gün Laleli’de bir çok halkın tecemmu ettiğini ve aralarında birinin bağırıp çağırdığını işitince kalabalığın içine sokuldum.

→ Bir gün Laleli’de birçok halkın tecemmu ettiğini ve aralarında birinin bağırıp çağırdığını işitince kalabalığın içine sokuldum.

Sayfa 77 Sözlü İletişim Tür ve Tekniklerini Uygulama Cevapları

Mustafa Kutlu’nun "Uzun Hikâye" adlı eserinin özeti:

Uzun Hikâye, Bulgaryalı Ali'nin, genç yaşta Türkiye’ye göç ettikten sonra başlayan, mücadele dolu hayatını konu alır. Ali, hayatı boyunca adalet ve özgürlük peşinde koşmuş, dürüst bir adamdır. İstanbul’da bir kütüphanecinin kızıyla evlenen Ali, ailesiyle birlikte kasaba kasaba gezerek yeni hayatlar kurmaya çalışır. Ancak her seferinde yaşadığı zorluklar ve haksızlıklar nedeniyle yeniden yollara düşmek zorunda kalır. Ali'nin oğlu ile olan bağı, eserin en dokunaklı noktalarından biridir. Hikâye boyunca babanın değerleri ve hayata bakışı çocuğuna da geçer.

Hikâye ile film arasındaki farklar:

  • Detaylar ve Derinlik: Hikâye, karakterlerin iç dünyasına daha fazla odaklanırken, film daha çok olaylara ve dramatik sahnelere ağırlık verir. Filmde karakterlerin psikolojik derinliği yer yer eksik kalabilir.
  • Zaman ve Mekan: Hikâyede kasaba kasaba gezmeler detaylı şekilde aktarılırken, filmde bu geçişler daha hızlı ve yüzeysel olabilir.
  • Duygu yoğunluğu: Hikâyede anlatılan baba-oğul ilişkisi, filmde daha görselliğe dayalı işlenir. Filmin, hikayenin verdiği duygusal derinliği tamamen yakalaması her zaman mümkün olmayabilir.

Film ve hikâye arasındaki bu farklar, edebi eserin ve sinema uyarlamasının doğasından kaynaklanır. Kitapta okuyucu, karakterlerin içsel dünyasına daha çok hakim olurken, filmde görsellik ve zaman sınırlamaları dolayısıyla bazı duygusal ve düşünsel detaylar atlanabilir.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.