Hazırlık Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 159-160-161 Cevapları Meb Yayınları

Hazırlık Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 159-160-161 Cevapları Meb Yayınları
Meb Yayınları Hazırlık Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 159-160-161 Konuya Başlarken - Sıra Sizde - Okumayı Yönetme Cevaplarını yazımızın devamından okuyabilirsiniz.

Sayfa 159 Cevapları

METİN TAHLİLİ – 2 (ANLAMA)

OKUMA

1. ROMAN OKUYUCUSU

Gerçek okuyucu için edebiyat, rastgele bir vakit geçirme aracı değil, başlı başına bir amaçtır. Romanı okumak başka, romanı yaşamak başkadır. Don Kişot için, romanlardaki dünya hakikatin kendisidir, kurgusal yaşadığı dünya ise bir büyücünün illüzyonu, aldatıcı ve yalandır. Don Kişot, hakikati bildiği dünyayı yaşamalı, dünyayı hakikate getirmelidir. Fütüristlerin idealleri dünyası, Kant’ın vaaz ettiği dünya nasıl hakikatin kendisi ise, romanların dünyası da şövalye Don Kişot’a göre hakikattir.

Soru: Cemil Meriç’in gerçek bir okurda bulunmasını gerektiğini düşündüğü özellikler nelerdir? Metinden yararlanarak açıklayınız.

Cevap: Cemil Meriç’e göre gerçek bir okur, edebiyatı sadece vakit geçirmek için değil, bir amaç olarak görmelidir. Romanı yüzeysel olarak okumak yerine, romanın dünyasına girip onu yaşamalıdır. Metinde verilen Don Kişot örneğiyle, gerçek bir okurun hakikati, okuduğu romanda araması gerektiği vurgulanmıştır. Okur, eserin dünyasına dahil olmalı ve onu kendi gerçekliği gibi kabul etmelidir.


2. DENEME

"MONTAIGNE’in Denemeleri" sık sık okuduğum kitaplardan biridir. Gecenin geç vakitlerinde konuşacak birini aradığım zaman Denemeleri açar, Montaigne ile konuşmaya başlarım. Onda kendisinden söz ederken bizden söz eden, bizi dinlemeye hazırlanan bir hal vardır. (…)

Her ne zaman Denemeleri okumaya başlasam Montaigne’in masasını üzerime eğdiği hayalini kurarım, yüz yılların sisleri arasından, uykulu zeki gözleriyle bana baktığını görür gibi olurum. Ok

uyorum ve konuşmaya dönerim.

Soru: Yazar bu parçada “Okuma bir konuşmaya döner.” ifadesiyle ne anlatmak istemiş olabilir?

Cevap: Yazar burada, okumanın sadece pasif bir eylem olmadığını, aksine bir sohbet ortamı gibi canlı ve etkileşimli bir süreç olduğunu vurgulamaktadır. Montaigne’in “Denemeler”ini okurken yazarın düşüncelerine dahil olup onunla zihinsel bir diyalog kurduğunu hissettiğini ifade etmektedir. Okuyucu, yazarın fikirlerine kendi yorumlarıyla karşılık vererek adeta onunla konuşuyormuş gibi bir deneyim yaşar.


3. En çok hangi zamanlarda ve hangi konularda iç konuşmalar gerçekleştirirsiniz?

Cevap: İç konuşmalar genellikle yalnız kaldığımız, bir konu üzerine derin düşündüğümüz veya karar verme sürecinde olduğumuz zamanlarda gerçekleşir. Özellikle önemli bir sınavdan önce, zor bir karar almamız gerektiğinde ya da geçmiş olayları değerlendirirken iç konuşmalar yaparız. Konular genellikle hayallerimiz, hatalarımız, geleceğe dair planlarımız veya günlük yaşantımızın detayları üzerine olabilir.


4. CELALÎDİM GÜLÜMSERKEN ÇEKTİRDİĞİM SON RESMİN ARKASINDAKİ SATIRLAR

“Gelin
Bir pazarlık yapalım sizinle iyi insanlar!
Bana kötü
Bana terkettiğiniz düşüncelerinizi
O vazgeçtiğiniz günler, eski yaşlıyanlarınız
Ah, ne aptallaşmış dediğiniz zamanları
Onları verin, yakınıklarını
Artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
Ben satın alırım dediğiniz ne varsa
Bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar…”

Soru: Metinde şairin okurla imkânsız bir pazarlığa girişmesini sanatçı-eser-okur etkileşimi bağlamında yorumlayınız.

Cevap: Şair, okurla sembolik bir pazarlık yaparak, geçmişte yaşanmış ve unutulmuş duyguları, hatıraları ve anıları geri almayı teklif etmektedir. Bu pazarlık, aslında mümkün olmayan bir teklifi içerdiği için imkânsızdır. Sanatçı, geçmişin değerini vurgulayarak okuru kendi anılarıyla yüzleştirmeye ve içsel bir hesaplaşmaya yönlendirmektedir. Bu bağlamda, sanatçının eseri, okurun duygusal ve düşünsel dünyasına dokunarak ona yeni anlamlar kazandırmaktadır.


Sayfa 160 Cevapları

5. Sizce şairin olumsuz çağrışımları olan insanlık durumlarına talip olmasının nedenleri nelerdir?

Cevap: Şair, insanlık durumlarının sadece güzel ve olumlu yönlerini değil, aynı zamanda acı, hüzün ve hayal kırıklıklarını da ele alır. Bunun temel nedeni, insanın yaşam deneyimlerinin yalnızca mutluluk ve başarıdan ibaret olmaması, aksine zorluklar, hüzünler ve başarısızlıkların da hayatın önemli bir parçası olmasıdır. Şair, bu olumsuz çağrışımlara talip olarak okuyucuya gerçekliği yansıtmak, insanın tüm yönleriyle anlaşılmasını sağlamak ve derin bir duygu paylaşımı oluşturmak istemektedir.


6. MÜHÜRLENMİŞ ZAMAN

Andrey Tarkovski'nin "Mühürlenmiş Zaman" adlı metinde, filme yönelik eleştiriler ve sanat eserlerinin farklı şekillerde yorumlanabilmesi hakkında görüşlerinizi paylaşınız.

Cevap: Tarkovski, sanatın ve özellikle sinemanın çok boyutlu bir yapıya sahip olduğunu vurgulamaktadır. Sanat eserleri, her izleyici veya okuyucu için farklı anlamlar taşıyabilir. "Mühürlenmiş Zaman" adlı metinde, bir sanat eserinin nasıl algılandığına dair farklı yorumlar verilmiştir. Bazı izleyiciler, bir filmi sıkıcı ve anlamsız bulurken, diğerleri onu derin ve düşündürücü olarak değerlendirebilir.

Bu durum, sanat eserlerinin evrensel bir anlam taşımadığını, izleyicinin veya okuyucunun geçmiş deneyimlerine, düşünce yapısına ve beklentilerine bağlı olarak farklı şekillerde yorumlanabileceğini gösterir. Sanatçının amacı, herkesin aynı şekilde anlamasını sağlamak değil, aksine her bireyin kendi bakış açısıyla eseri değerlendirmesine fırsat tanımaktır.


7. KENDİSİ İÇİN YAZMAK, BAŞKASI İÇİN YAZMAK

Farklı yorumlara açık olması bir eserin sanatsal niteliğiyle nasıl ilişkilendirilebilir? Açıklayınız.

Cevap: Sanatsal eserlerin farklı yorumlara açık olması, onların derinliğini ve kalitesini gösterir. Tek bir anlam taşıyan, yalnızca bir şekilde okunabilen eserler zamanla değer kaybedebilir. Ancak, farklı okurlar veya izleyiciler tarafından çeşitli şekillerde yorumlanabilen eserler, zamansız bir etkiye sahip olur ve sürekli olarak yeniden değerlendirilebilir.

Sanat, bireyin kendi düşünce ve duygularını aktardığı bir alan olmanın ötesinde, izleyici veya okuyucunun da kendi dünyasını katarak eseri tamamladığı bir süreçtir. Bu nedenle, sanatsal niteliği yüksek olan eserler, açık uçlu ve çok katmanlı yorumlamalara olanak tanır.


8. Bir sanatçı, eserlerini oluştururken okurun beğenisini mi, kendi beğenisini mi esas almalıdır? Açıklayınız.

Cevap: Sanatçı, eserlerini oluştururken her zaman bir denge gözetmelidir. Tamamen okurun beğenisine hitap eden bir eser, özgünlüğünü kaybedebilir ve yüzeysel hale gelebilir. Öte yandan, yalnızca sanatçının kendi beğenisini ön planda tutarak üretilen bir eser, okur veya izleyici tarafından anlaşılmayabilir ve geniş kitlelere ulaşamayabilir.

Ancak, sanatın temelinde özgünlük ve bireysel ifade yatmaktadır. Gerçek bir sanatçı, öncelikle kendi duygu ve düşüncelerini yansıtmalı, fakat eserinin iletişim kuracağı insanları da göz önünde bulundurmalıdır. Okurun beğenisini tamamen göz ardı etmek yerine, onun eseri anlamlandırma sürecine dahil olmasını sağlamak sanatın en ideal yönüdür.


Sayfa 161 Cevapları

Deneme Türünün Özellikleri

Deneme, yazarın kişisel görüşlerini özgürce ifade ettiği, kesin yargılar içermeyen, samimi bir üslupla yazılan düşünce yazılarıdır. İşte deneme türünün temel özellikleri:

1. Öznel ve Özgür Anlatım

  • Deneme, tamamen yazarın kişisel görüşlerine dayanır.
  • Bilimsel kesinlik taşımaz, aksine bireysel düşünceleri ön plana çıkarır.
  • Yazar, okuyucuyu düşünmeye teşvik eder ve onunla adeta sohbet eder.

2. Serbest Konu Seçimi

  • Denemelerde belirli bir konu sınırlaması yoktur.
  • Sanat, edebiyat, felsefe, bilim, toplum, psikoloji gibi birçok farklı konuda yazılabilir.
  • Yazar kendi ilgi alanına ve düşüncelerine göre konuyu belirler.

3. İçten ve Samimi Üslup

  • Denemelerde yazar, resmi bir dilden ziyade günlük konuşma diline yakın bir anlatım kullanır.
  • Okuyucuya doğrudan seslenerek, onunla fikir alışverişi yapıyormuş gibi bir hava oluşturur.
  • Okuyucunun ilgisini çekmek için akıcı, sade ve etkileyici bir dil tercih edilir.

4. Kesin Yargılar İçermez

  • Denemeler, bir sonuca varma veya bir düşünceyi ispat etme amacı taşımaz.
  • Yazar, kendi fikirlerini açıklar ancak okuyucuya herhangi bir düşünceyi zorla kabul ettirmez.
  • Farklı bakış açıları sunarak okuyucunun düşünmesini ve yorum yapmasını sağlar.

Deneme türü, bireysel düşüncenin özgürce ifade edildiği, okuyucuyla samimi bir bağ kuran ve kesin kurallar içermeyen bir yazı türüdür. Bu yüzden deneme, edebiyatın en özgün ve en serbest türlerinden biridir.

Okumayı Yönetme
Aşağıdaki soruları cevaplayınız

1. Müslüman Saati adlı metnin başlığı, görseli ve yazarının biyografisinden yararlanarak içeriğiyle ilgili tahminlerde bulununuz.

Cevap: Müslüman Saati başlığı, zaman kavramının kültürel ve dini açıdan ele alınacağını düşündürmektedir. Geleneksel İslam toplumlarında zamanın nasıl algılandığı, namaz vakitleri ve günlük yaşam düzeni gibi konular ele alınabilir. Görsel ve yazarın biyografisi incelendiğinde, yazarın geçmişteki zaman anlayışına dair eleştirel veya açıklayıcı bir yaklaşım sergileyebileceği tahmin edilebilir. Ayrıca, Batı ve Doğu toplumlarının zaman anlayışı arasındaki farklar da metnin konuları arasında olabilir.


2. Bu metinde "yazarın aradan çekilmesi" ve "okurun ölümsüzlüğü" ifadeleri ne vurgulamak istemektedir? Açıklayınız.

Cevap: "Yazarın aradan çekilmesi" ifadesi, metnin okur tarafından farklı anlamlar kazanmasına, her okuyucunun metni kendi bakış açısına göre yorumlamasına olanak tanıdığını vurgulamaktadır. Bir yazar, eserini tamamladıktan sonra, eseri artık bağımsız bir şekilde varlığını sürdürür ve okur, onu kendi deneyimleriyle şekillendirir.

"Okurun ölümsüzlüğü" ifadesi ise, metinlerin zamansız olabileceğini ve nesiller boyunca okunarak farklı yorumlar kazanabileceğini belirtmektedir. Yazarın fiziksel varlığı sona erse de, metinler yeni okuyucular tarafından keşfedilerek anlam kazanmaya devam eder. Bu durum, okurun metin üzerindeki etkisinin yazarın varlığından daha kalıcı olabileceğini gösterir.


3. Kültürel değişimin birey ve toplum üzerindeki etkilerine dair düşünceleriniz nelerdir?

Cevap: Kültürel değişim, bireyin düşünce yapısını, yaşam tarzını ve değerlerini büyük ölçüde etkileyen bir süreçtir. Yeni kültürel etkileşimler, bireylerin dünya görüşünü genişletebilir ve daha hoşgörülü bir perspektif kazanmalarını sağlayabilir. Ancak, hızlı kültürel değişimler, bazı bireylerde kimlik bunalımına neden olabilir.

Toplum açısından bakıldığında, kültürel değişim, geleneksel değerlerin dönüşmesine ve yeni normların oluşmasına yol açabilir. Küreselleşme, teknoloji ve medya aracılığıyla kültürel etkileşimler arttıkça, toplumlar farklı kültürel unsurları benimseyerek daha çeşitlenmiş bir yapıya kavuşabilir. Ancak, bu süreçte kültürel yozlaşma ve geleneksel kimlik kaybı gibi olumsuz etkiler de ortaya çıkabilir.


4. Dil değişimi bir gelişim olarak değerlendirilebilir mi? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

Cevap: Dil, sürekli değişen ve evrilen bir yapıya sahiptir. Bu değişim, toplumların gelişmesi ve iletişim ihtiyaçlarının farklılaşmasıyla doğrudan ilişkilidir. Yeni kelimelerin ortaya çıkması, eski sözcüklerin kullanım dışı kalması ve yabancı dillerden alınan kelimelerin dile eklenmesi, dilin canlı ve dinamik bir yapı olduğunu gösterir.

Dil değişimi bir gelişim olarak değerlendirilebilir, çünkü bu süreç, toplumların ihtiyaçlarına göre şekillenir ve iletişimi daha verimli hale getirebilir. Ancak, dil değişiminin kontrolsüz bir şekilde ilerlemesi, dilin yozlaşmasına ve temel kuralların kaybolmasına neden olabilir. Bu yüzden, dilin değişimi, gelişimle birlikte bilinçli bir şekilde yönetilmelidir.


Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.