10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 207-213-214 Cevapları Meb Yayınları
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları | MEB Yayınları | Sayfa 207
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
Soru 1: Güldürü programlarında izlediğiniz doğaçlama oyunlar hakkındaki düşüncelerinizi açıklayınız.
Cevap: Güldürü programlarındaki doğaçlama oyunlar, izleyiciyi anlık ve doğal tepkilerle güldürmeyi amaçlayan sahne gösterileridir. Bu tür oyunlar, oyuncuların doğaçlama yeteneğini ön plana çıkararak spontane gelişen olaylar üzerinden mizah üretir. Gündelik hayatın içinden alınan durumlar, abartılı jestler ve beklenmedik esprilerle seyirciye eğlenceli bir deneyim sunar. Doğallığı ve izleyiciyle kurulan etkileşimi nedeniyle doğaçlama oyunlar, sahnede her an farklı bir komedi unsuru yaratma fırsatı sunar.
Soru 2: “Gülme komşuna, gelir başına.” atasözü size ne ifade ediyor? Yorumlayınız.
Cevap: Bu atasözü, başkalarının yaşadığı olumsuzluklarla alay edilmemesi gerektiğini anlatır. Çünkü insan hayatında her şey değişebilir ve bugün bir başkasının başına gelen kötü bir durum, yarın bizim de başımıza gelebilir. Bu yüzden empati yaparak hoşgörülü olmalı, başkalarının sıkıntılarıyla dalga geçmek yerine onlara destek olmalıyız. Atasözü, aynı zamanda hayatın döngüsel olduğunu ve kimsenin başına ne geleceğini önceden bilemeyeceğini hatırlatır.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları | MEB Yayınları | Sayfa 213
METNİ ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME
Soru 1: Metinde geçen aşağıdaki deyimleri, verilen anlamlardan uygun olanı ile eşleştirip harflerle verilen boşluklara yazınız. Verilen deyimlerin içinde geçtiği bir paragraf yazınız.
Deyimler: Zeytinyağı gibi üste çıkmak, tepesi atmak, göynü (gönlü) düşmek.
a) Tepesi atmak: Birdenbire öfkeye kapılmak, öfkelenmek.
b) Zeytinyağı gibi üste çıkmak: Bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklı çıkarmaya çalışmak.
c) Göynü (gönlü) düşmek: Âşık olmak.
Paragraf: Kavuklu, Pişekâr’ın sözlerini duyunca bir anda tepesi attı. Ancak haksız olduğunu anladığı hâlde zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışarak kendini savundu. Tam bu sırada, oyuna yeni katılan Zenne’ye göynü düştü ve bir anda tüm dikkati ona yöneldi.
Soru 2: Okuduğunuz metinden hareketle orta oyununun oluşmasında hangi geleneksel Türk tiyatrosunun etkisi olduğunu söyleyebilirsiniz? Düşüncelerinizi açıklayınız.
Cevap: Orta oyununun oluşmasında Karagöz-Hacivat gölge oyununun büyük etkisi vardır. İki oyunda da mizah ön plandadır ve olaylar doğaçlama gelişir. Karagöz ve Kavuklu, halkın mizahi yönünü temsil eden, esprili ve patavatsız karakterlerdir. Hacivat ve Pişekâr ise daha bilgili ve düzenleyici roller üstlenir. Dolayısıyla orta oyunu, gölge oyunundaki bu karşıt tiplerin sahneye uyarlanmış bir versiyonu gibidir.
Soru 3: Metindeki temel çatışma unsurunu bulunuz. Bulduğunuz çatışma unsurundan hareketle temayı söyleyiniz.
Cevap: Metindeki temel çatışma, Pişekâr’ın bilgeliği ile Kavuklu’nun saflığı arasındaki farktır.
Tema: Bilgelik ve cahillik arasındaki çatışma, toplumun farklı kesimlerinin mizahi bir şekilde yansıtılmasıdır.
Soru 4: Metindeki Kavuklu ve Pişekâr’ı gölge oyunundaki Karagöz ve Hacivat tipleriyle karşılaştırınız.
- Kavuklu = Karagöz: Halktan biridir, saf ve patavatsızdır. Günlük olaylara farklı bakış açıları getirir ve komik durumlar oluşturur.
- Pişekâr = Hacivat: Daha bilgili ve düzenleyici bir karakterdir. Kavuklu’yu yönlendirmeye çalışır ve olaylara daha akılcı yaklaşır.
- Fark: Karagöz-Hacivat gölge oyununda oynatılırken, Kavuklu ve Pişekâr orta oyununda gerçek kişiler tarafından canlandırılır.
Soru 5: Orta oyununda modern tiyatrolardan farklı olarak ayrıntılı sahne ve dekor bulunmaz. Sizce bu durum orta oyununa ne gibi kolaylıklar sağlamaktadır? Okuduğunuz metinden örnekler vererek açıklayınız.
Cevap: Orta oyunu, basit dekor ve aksesuarlarla oynandığı için her yerde sahnelenebilir. Bu durum, oyunun taşınabilir olmasını ve farklı mekânlarda kolayca sergilenmesini sağlar. Metinde, Kavuklu ve Pişekâr’ın diyalogları ve hareketleriyle farklı mekânları betimledikleri görülmektedir. Dekor yerine oyuncuların jestleri ve sözleriyle anlatım sağlanır. Örneğin, bir paravan dükkânı, bir baston ise kılıcı temsil edebilir.
Soru 6: Orta oyunundaki bazı güldürü öğeleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. Bu güldürü öğelerine okuduğunuz metinden örnek cümleler bularak tabloya yazınız.
Güldürü Öğeleri | Örnek Cümleler |
---|---|
Taklit etme | (Kavuklu, Pişekâr’ın konuşma tarzını taklit eder.) |
Olayları yanlış anlama | Kavuklu, Pişekâr’ın talimatlarını başka bir anlamda yorumlar. |
Söylenenleri yanlış anlama | Kavuklu’nun Zenneyi yanlış anlaması. |
Anlamazlıktan gelme | Pişekâr’ın şaka yapması ama Kavuklu’nun bunu ciddiye alması. |
Benzetme | Pişekâr’ın Kavuklu’ya “sansar kapanı gibi kurnazsın” demesi. |
Soru 7: Metni, Osmanlı Devleti’nde bir arada yaşama kültürü ve eğlence anlayışı açısından yorumlayınız.
Cevap: Metin, Osmanlı toplumunun çok kültürlü yapısını ve farklı etnik grupların ortak eğlence anlayışını yansıtmaktadır. Orta oyunu, toplumun her kesiminden insanı bir araya getiren, halkın günlük yaşamını mizahi bir şekilde anlatan bir tiyatro türüdür. Oyunda yer alan karakterler, Osmanlı toplumundaki farklı sosyal sınıfları ve kültürel yapıyı temsil etmektedir.
Soru 8: Metinde kullanılan dil ile günlük hayatta kullandığınız dil arasında nasıl bir benzerlik vardır? Söyleyiniz.
Cevap: Metindeki dil, halkın günlük konuşma diline oldukça yakındır. Özellikle kullanılan deyimler, atasözleri ve kelime oyunları, halk arasında sıkça rastlanan konuşma tarzını yansıtır. Bunun yanı sıra, karakterlerin birbirlerine hitap şekli ve konuşmalardaki samimiyet de günlük hayata benzemektedir.
DİL BİLGİSİ
Soru 1: Aşağıda yay ayracın kullanımına örnekler verilmiştir. Örneklerde yay ayracın kullanım amacını söyleyiniz.
Cevap: Metindeki yay ayraçlar, sahne yönergeleri ve karakter isimlerini belirtmek için kullanılmıştır.
Örneğin:
- (Zurna Pişekâr havası çalarken…) → Sahnedeki müziği ve hareketi belirtir.
- (Der ve bir kenara çekilir.) → Oyuncunun ne yapacağını gösterir.
Soru 2: Aşağıdaki tabloda verilen cümleleri anlamına ve yükleminin türüne göre inceleyerek tabloyu uygun şekilde doldurunuz.
Cümleler | Anlamına Göre | Yüklemin Türüne Göre |
---|---|---|
Bir müşkülünüz mü var? | Soru Cümlesi | İsim Cümlesi |
Derdimi bildin, İsmail Efendi’ciğim. | Olumlu Cümle | Fiil Cümlesi |
Bu, sansar kapanı gibi bir şey. | Olumlu Cümle | İsim Cümlesi |
Her ne kadar sürçülisan ettiysek affola. | Olumlu Cümle | Fiil Cümlesi |
Bizim yok ama, burada bir düşkün var. | Olumlu Cümle | İsim Cümlesi |
ARAŞTIRINIZ
Soru 1: Geleneksel Türk tiyatrosunda meddah geleneği hakkında araştırma yapıp bir meddah oyunu izleyiniz. İzlediğiniz meddah ile günümüz stand-up sanatçılarının özelliklerini karşılaştırıp benzer ve farklı yönlerini arkadaşlarınızla paylaşınız.
Cevap: Meddah geleneği, Osmanlı döneminde halk hikâyelerini anlatan tek kişilik gösterilere verilen isimdir. Meddahlar hikâyelerini anlatırken taklitler, jestler ve mimikler kullanarak seyirciyle doğrudan iletişim kurar. Günümüz stand-up sanatçıları da benzer şekilde doğaçlama yaparak izleyiciye seslenir.
Benzerlikler:
- İkisi de tek kişilik gösteriler olarak sahnelenir.
- Her ikisi de izleyiciyle doğrudan etkileşim içindedir.
- Gündelik olaylara ve toplum eleştirilerine yer verirler.
Farklılıklar:
- Meddahlar daha çok hikâye anlatma temellidir, stand-up ise mizahi anlatım ve esprilere dayanır.
- Meddah, genellikle geleneksel motiflerden beslenirken stand-up sanatçıları güncel olayları ele alır.
Soru 2: Geleneksel Türk tiyatrosunun ustalarından Kel Hasan Efendi’nin kavuğunun kimlere devredildiğini araştırınız.
Cevap: Kel Hasan Efendi’nin başlattığı kavuk geleneği şu sanatçılara devredilmiştir:
- Kel Hasan Efendi → İlk kavuğu devreden kişidir.
- İsmail Dümbüllü → Kel Hasan Efendi’den kavuğu devralmıştır.
- Münir Özkul → 1968’de İsmail Dümbüllü’den devralmıştır.
- Ferhan Şensoy → 1989’da Münir Özkul’dan devralmıştır.
- Rasim Öztekin → 2016’da Ferhan Şensoy’dan devralmıştır.
- Şevket Çoruh → 2020’de Rasim Öztekin’den devralmıştır.
Kavuk Geleneğinin Amacı:
Geleneksel Türk tiyatrosunun bir sembolü olan kavuk, ustadan çırağa devredilerek orta oyunu ve tuluat geleneğini sürdüren sanatçılar arasında bir bağ kurar. Bu gelenek sayesinde tiyatro sanatçıları, eski ustaların mirasını yeni nesillere aktarma fırsatı bulur.
Bu cevaplarla 10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Yayınları Sayfa 207-213-214 ve ilgili sayfaları tamamlamış olduk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.